Borç Verip Para Kazanın: Lending ile Pasif Gelir Elde Etme Rehberi
How-to Guides

Borç Verip Para Kazanın: Lending ile Pasif Gelir Elde Etme Rehberi

14d"
2 years ago

CoinMarketCap Academy, kripto para ödünç vererek nasıl pasif gelir elde edebileceğinizi detaylarıyla anlatıyor.

Borç Verip Para Kazanın: Lending ile Pasif Gelir Elde Etme Rehberi

İçindekiler

Kredi protokolleri, kripto para sektörü için kritik öneme sahip. Bu para piyasaları, ekosistemin en önemli iki kullanıcı kategorisi olan borç veren ve alanları bir araya getirmekten sorumlu.
İçinde ETH gibi fiyat oynaklığı olan kripto varlıklar bulunan mevcut sermayesini kullanarak, değeri sabit olan stablecoin varlıklarıyla ek sermaye borç almak isteyen yatırımcılar bu protokoller aracılığıyla işlem yapabiliyor.

Sistemin çalışma mantığı borç verenlerin varlıklarını kredi havuzlarına aktarmaları kadar basit. Borçlanmak isteyenler teminat göstererek ilgili havuzdan kredi çekebiliyor. Borç alanın ödediği faiz, krediyi sunan kullanıcıya gidiyor. Bu sayede işlem, hem borç veren hem de alan için kârlı hale geliyor.

Düz mantık yapıldığında, kredi havuzundan ne kadar çok varlık ödünç alınırsa, borç verenlerin alacağı faiz de o kadar yüksek olacak diye düşünülecektir. Doğruyu söylemek gerekirse, bu durum piyasanın o anda nasıl performans gösterdiğine bağlı. Borç verenlerin kredi havuzlarına katılarak elde edecekleri faiz miktarı, kullanım oranı (utilization ratio) üzerinden belirleniyor.

Dolayısıyla elindeki varlıkları borç verme havuzuna sunan kullanıcıların alabileceği faiz oranını etkileyen birden fazla faktör bulunuyor. Peki, nasıl çalışıyor? Faiz oranının değişimi hangi koşullara bağlı? Borç verme, kripto para sektöründe de kârlı bir pasif gelir stratejisi mi?

Bunları ve bunlara benzer birçok soruyu yazının devamında cevaplayacağız.

Join us in showcasing the cryptocurrency revolution, one newsletter at a time. Subscribe now to get daily news and market updates right to your inbox, along with our millions of other subscribers (that’s right, millions love us!) — what are you waiting for?

Kredi Havuzları Nasıl Çalışıyor?

Kredi havuzlarının nasıl çalıştığı konusuna, yazının başında kısaca değinmiştik.

Borç vermek isteyenler birikmiş sermayelerini havuza yatırıyor ve borçlanmak isteyenler de teminat göstererek bu havuzlardan varlık alabiliyor. Protokol üzerinden kredi vermek isteyen kullanıcıların varlıkları, akıllı sözleşme aracılığıyla toplanıyor. Akıllı sözleşme ayrıca, faiz oranları ve kredi ödemelerinin son tarihi gibi unsurların belirlenmesine de yardımcı oluyor. An itibarıyla piyasa değeri bakımından en büyük üç borç verme ve alma protokolü 600 milyon dolardan fazla günlük işlem hacmine ulaşıyor.

Kredi Verme Sistemi Nasıl Çalışıyor?

Borç verenler tokenlerini likidite havuzuna (LP) kilitlemeleri karşılığında akıllı sözleşme tarafından üretilen ve yatırılmış olan tokenleri temsil eden "LP varlığı" alıyor. Bu tokenlerin değeri bire bir oranda sabitlenebildiği gibi, faiz üretildikçe değeri artan tahakkuk tokeni şeklinde de olabiliyor. Kredi sağlayanlar, belli süre sonra tokenlerini çekmek isterse, LP tokenleri iade ediliyor ve karşılığında orijinal tokenler alınıyor. Tahmin edileceği üzere borç verenler, ancak kâr etme şansına sahip olduklarını düşünürlerse sermayelerini LP tokenine dönüştürecektir.

Borçlanma Sistemi Nasıl Çalışıyor?

Benzer şekilde bir kullanıcı kredi havuzu üzerinden borç almak istediğinde, desteklenen tokenler aracılığıyla teminat sunması gerekiyor. Bu tokenler ya havuza yatırılıyor ya da ödünç alanların cüzdanlarında tutuluyor. Ancak borçlunun krediyi geri ödeyememesi durumunda havuz bunlara el koyabiliyor. Kullanıcı krediyi geri ödeyemezse tasfiye meydana geliyor. Bu noktada protokol, krediyi geri ödemek için devreye giriyor ve borçlananın teminat varlığını düşük fiyattan satın alıyor.

Kullanım Oranları ve Çalışma Şekilleri

Borç veren, alan ve tasfiye işlemini gerçekleştirenler arasındaki bu dinamik, piyasa koşulları ne olursa olsun borç verme havuzlarının işlemleri destekleyebilmesini sağlıyor. Kredi isteyenlerin borç alabilmesi için her zaman yeterli likiditenin bulunması ve borç verenlerin fonlarını havuza tedarik etmesi için mevcutta her zaman yeterli borçlunun olmasını sağlayan özel bir formül kullanılıyor. Bu formül basitçe şöyle yazılabilir:

Kullanım Oranı = Ödünç alınan Sermaye / Toplam Sermaye

Burada bahsi geçen kullanım oranı, LP'nin nasıl işleme alındığını ifade ediyor. Ödünç alınan sermayenin toplam miktarı mevcut toplam sermayeyi aşarsa kullanım oranı 1 değerinin üzerine çıkıyor. Dolayısıyla yeni kredi talebi yapanların ödünç alacakları kadar likidite bulunmuyor.

Bununla birlikte, ödünç alınan sermaye 0 ise, yani LP'de herhangi bir borçlanma gerçekleşmiyorsa, o zaman kullanım oranı da 0'a inecek ve borç verenlerin yeni sermaye yatırmaları neredeyse imkansız hale gelecek. Bir düşünün, eğer hiç borç alan yoksa, o zaman borç verenin havuza sermaye yatırmasının ne anlamı var?

Peki, bu dinamikler neden böylesine önemli? Önemli, çünkü borç verenin varlıklarını yatırması için, LP'nin varlıklarından sağlıklı getiriler elde etmelerini sağlayacak ölçüde kullanım miktarına ulaşması gerekli. Aksi halde, anlamlı getiri elde etmedikleri için kilitledikleri sermayelerini çekebilirler.

Yatırılan sermayeye karşılık alınan faiz oranı piyasa koşullarına göre değişiyor. Ödünç alınan varlıklar için piyasada yüksek talep varsa, kullanım oranının sabit kalmasını sağlamak adına bu oranlar artırılıyor.

Öte yandan, piyasadaki borçlanma miktarı düşükse, borçlanmayı teşvik etmek adına faiz oranları aşağı çekiliyor. İlk örnekte borç veren sunduğu kredi sermayesi üzerinden daha fazla faiz kazanırken, ikinci örnekte daha az kazanacak anlamı çıkıyor.

Bu oranlarda dalgalanma yaşanıyor olsa da kredi verme protokolleri, bugün bile getiri elde etmenin güvenilir yollarından biri olarak kabul ediliyor. Ancak, bu genellikle protokolleri kullanırken elde edilen yönetişim sübvansiyonu ile dengeleniyor. Bir DAO olarak çalışan Compound gibi kredi verme protokolü kullanıldığında, karşılık olarak yönetişim tokeni alınıyor. Örneğin COMP… Bunlar değer tahakkuk eden tokenler olarak adlandırılıyor. Ayrıca protokolün yönetim kararlarına dahil olmak için de kullanılabiliyor.

Borç ve Kredi Protokolleri Üzerinden Para Kazanabilir miyim?

Kredi protokolleri, bir kenarda boş yere duran atıl sermayeyi borç verme platformuna kolayca aktarıp çalıştırmaya ve faiz kazanmaya olanak tanıyor. Ayrıca, tahakkuk eden değer üzerinden belirlenen yönetişim tokenlerinden alma hakkı da sunuyorlar. Tüm bunlara rağmen, likidite sağlayarak elde edilecek faiz, piyasanın nasıl performans gösterdiğine bağlı. En büyük kredi protokolleri, kripto para alanında çok uzun süredir kullanıldığı için pasif getiri elde etme konusunda oldukça güvenilirler.

Yield Farming LP Tokenleri

İşin aslı, herhangi bir protokole likidite sağladıktan sonra elde edilen LP tokenler, farklı DeFi uygulamalarında da kullanılabiliyor. Borç verme ve alma protokollerinin ilk kez popüler oldukları dönemde, LP tokenlerinin kullanımları yeterince iyi tanımlanmamıştı. Tokenler neredeyse hiçbir yerde kullanılamıyordu. O dönemde elde edilebilecek tek gelir, borçlananlardan alınan faizlerden ibaretti. Günümüzde, aynı LP tokenlerini kullanarak farklı protokoller üzerinden "farming" yapmak ve kolayca gelir elde etmek mümkün.
Bu sayede, varlıkları kredi olarak vererek gelir sağlamaya ek olarak, daha fazla getiri için LP tokenler de kullanılabiliyor. Süreç, "birleştirme (compounding)" olarak biliniyor ve buna imkan tanıyan DeFi özelliğine de "birleştirilebilirlik (composability)" deniyor. Borç verme protokolleri DeFi ekosisteminin temel katmanı olarak çalıştığından diğer protokoller bunun üzerine inşa ediliyor ve kullanıcıların bileşik getiri elde etmeleri için LP tokenlerin işleme konmasını mümkün kılıyor.
Bileşik faiz, dünyanın sekizinci harikası olarak biliniyor ve özellikle kilitlenen değer varlığının fiyatı arttığı zaman başlangıçtaki birikimin daha hızlı biçimde büyümesini sağlıyor. Bununla birlikte, iki farklı kripto varlığın yatırılması şartını koşan (yüzde 50 ETH ve yüzde 50 USDC gibi) LP modellerinde geçici kayıp (Impermanent Loss, IL) yaşanma ihtimaline karşı dikkatli olmak gerek. Basite indirgemek gerekirse, IL sorunundan kaçınmak için tek varlık içeren LP modeline yatırım yapmak daha doğru olabilir. Daha fazla bilgi almak için, geçici kayıptan korunma yolları yazımıza göz atabilirsiniz.

Borç Vererek Ne Kadar Para Kazanabilirim?

Kredi protokolünün türüne, ödünç verilen varlığa ve ödünç verilen varlıkların kilitli kaldığı süreye bağlı biçimde yüzde 2 ila 8 APY arasında gelir elde etmek mümkün. Piyasa değeri bakımından en büyük üç kredi protokolü Aave, Maker ve Compound olarak sıralanıyor.

Aave ve Compound protokolleri üzerinden ödünç para verildiğinde elde edilen APY örnekleri:

Kaynak: Aave
Kaynak: Compound
Yukarıdaki APY değerleri, bu yazının hazırlandığı sırada piyasadaki borçlanma oranlarını gösteriyor ve gerçek zamanlı biçimde bu değerler değişebiliyor. APY değerleri değişken olsa da aşağı yukarı belli bir aralıkta kalıyorlar. Bu protokollere ek olarak, farklı zincirler üzerinden gelir elde etmesini sağlayacak birkaç protokol daha bulunuyor. Örnek olarak Solana protokolünü ele alalım. Gelir elde etmek için Solend üzerinden farklı tokenler ödünç olarak verilebiliyor. Bu yazının hazırlandığı esnada en yüksek performansı gösteren kredi tokeni, yüzde 18,69 seviyesinde APY ile protokolün yerel varlığı olan SLND idi.
Kaynak: Solend

Diğer zincirler üzerinde de benzer kredi protokolleri mevcut. Bununla birlikte, Ethereum tüm bu protokollerin en büyük pazarını temsil ettiği için, Ethereum ile borç verildiğinde sabit oranda APY elde etme olasılığı daha yüksek. Borç olarak verilen sermaye ile kazanılacak kâr piyasa koşullarına bağlı biçimde değişiyor. Her protokolde, APY değerleri aşağı yukarı aynı seviyede olduğundan kullanıcı, kendisi adına en iyi platform hangisiyse onu seçebiliyor.

Compound Üzerinde Nasıl Borç Verilir?

Yazının bu kısmında, farklı protokoller arasında borç verme işlemlerinin nasıl gerçekleştiğini hızlı şekilde gözden geçireceğiz. Asıl olarak Ethereum'a odaklanacağız, ancak detaylandırmak adına Aave ve Compound protokollerine de değineceğiz. Eğer bu platformların arayüzlerine göz gezdirme imkanı yakaladıysanız, rahat kullanıcı arabirimi sunduklarını ve kredi vermeyi kolaylaştırdıklarını fark etmişsinizdir.

Varlıklarınızı Compound aracılığıyla ödünç vermek için, önce compound.finance adresine girin ve "App" seçeneğine tıklayın. Web uygulamasına girdiğiniz zaman, ilgili APY değeri üzerinden hem kredi hem de borçlanma piyasalarını görebileceksiniz. Piyasalara erişmek için ilk olarak cüzdanınızı protokole bağlamanız gerekiyor.
Bu örnekte, getiri elde etmek için Compound protokolüne biraz USDT aktardım. Listeyi aşağı kaydırarak hangi varlıkları kilitlemek isterseniz onu seçebilirsiniz. Tokeni seçtiğinizde üzerine tıklamanız yeterli. Varlıkları aktarmak için erişim izni isteyen bir ekran açılacak. İzin işlemi esnasında belli miktar Gas ücretine ihtiyaç duyulduğunu unutmayın.

Cüzdanınızı etkinleştirdikten sonra varlıklarınızı havuza aktarabileceksiniz. Varlık transferinin gerçekleşmesinin ardından, havuzdaki aktif pozisyonlarınızı sayfanın üst kısmında görmeye başlayacaksınız.

Cüzdana erişim sağlandığında (bizim örneğimizde MetaMask kullanılıyor), LP tokenlerini görebileceksiniz (bizim işlemimizde bu tokenler cUSDT).

Aave protokolünde kredi verme süreci de bu işlemin neredeyse aynısı.

Aave Üzerinde Nasıl Borç Verilir?

Öncelikle app.aave.com adresine girin ve varlıklarınızı LP'ye aktarmak için cüzdanınızı bağlayın. Aave, tokenlerinizi kilitleyebilmeniz için farklı piyasalara destek sunuyor. Sol üstteki "Ethereum Market" açılır menüsüne tıkladığınızda tüm piyasaları görebileceksiniz.
Bizim örneğimizde Ethereum piyasasını ve yatırılan varlık olarak da USDT'yi seçeceğiz. Aave V3 sürümünde; Arbitrum, Avalanche, Fantom, Harmony, Optimism ve Polygon dahil olmak üzere birçok zincir destekleniyor. "Supply" butonuna tıkladığınızda piyasaya arz etmek istediğiniz miktarı girmeniz istenecek. Miktarı girince, belli miktarda Gas ücreti ödemenizi gerektiren bir onay vereceksiniz.

İşlem onaylandıktan sonra, cüzdanınızda "aToken"ler (bizim örneğimizde aUSDT) görülmeye başlanacak. Ayrıca mevcut pozisyonunuz ve kazandığınız APY bilgisi de sayfanın üst kısmında yer alacak.

Varlıklarınızı bu protokollerden birine, hatta dilerseniz her ikisine ödünç olarak verdikten sonra, zaman geçtikçe bu varlıklar üzerinden faiz almaya başlayacaksınız. Piyasa kendi döngüsü içinde hareket ederken, APY değeri piyasanın gerçekte nasıl performans gösterdiğine bağlı olarak yükselip alçalabiliyor.

Şimdi gelelim asıl soruya: Kredi protokollerine varlıklarınızı kilitlemeniz karşılığında aldığınız tokenlerle (Compound örneğinde cToken ve Aave örneğinde aToken) ne yapabilirsiniz? Getirilerini birleştirmek isteyen kullanıcılar, daha fazla gelir elde etmek için, ellerine geçen türev tokenleri farklı alanlarda kullanmanın yollarını bulmalı. Şimdi gelin, bu konuda kullanabilecek stratejileri masaya yatıralım.

Kredi Protokollerindeki LP Tokenler Nasıl Kullanılır?

Türev LP tokenleri, tıpkı ödünç verilen temel tokenler gibi çalışıyor. Gerçek tokenlerden farklılıkları, zamanla değer tahakkuk etmeleri ve fiyat artışı yakalamalarında ortaya çıkıyor. Bu tokenleri kullanmak için izlenebilecek birkaç farklı yol var.

Compound Üzerinde LP Tokenleri Döngüye Alma

İlk yöntem, mevcut LP tokenlerini 1inch üzerinden diğer tokenlerle takas etmek. Mesela ben cUSDT tokenini USDT'ye çevireceğim.
Elime geçen yeni USDT varlıklarını kullanarak Compound ya da Aave protokolüne aktarabilir ve pasif gelirimi birleştirebilirim. Yapılan bu işleme "looping" ismi veriliyor. Her transferde ödenen Gas ücretini karşılayacak yedek birikimim olduğundan, bu yöntemi dilediğim kadar tekrarlayabilir ve gelirimi birleştirmeye devam edebilirim.

Bu teknik, yazının önceki bölümlerinde bahsettiğimiz "birleştirilebilirlik" özelliği sayesinde mümkün oluyor. Birleştirilebilirlik; protokolün verdiği tokeni, başka bir protokolde ana varlık olarak kullanarak paralardan Lego oluşturmayı sağlıyor. Bu para Legoları, zaman içinde pasif gelirleri artırmayı sağlıyor.

Şimdi bir düşünelim: bu işlemi üç kez tekrarlarsam, varlıklarımı bir kez yatırdığımda elde ettiğim getirinin 6 katını kaldıraç kullanarak kazanmış olurum. Ancak, gerek işleme başlarken gerekse bu stratejiden çıkarken ödenecek Gas ücretlerini göz önünde bulundurmak lazım. Bunun için düşük maliyetli zincir veya ikinci katman çözümler daha uygun olabilir.

Curve Üzerinde LP Token Tedariği Sağlama

İkinci stratejinin kullanımı oldukça yaygın. Curve üzerinde yer alan iki veya üç havuza likidite sağlamak için LP tokenler kullanılabiliyor. Bu senaryoda hem aToken, hem de cToken varlıkları, Curve üzerindeki farklı havuzlara yatırılarak süreç oldukça basit hale getirilebiliyor.

Curve protokolüne likidite sağlandığında CRV token alınıyor. Bu CRV tokenleri, geliri artırmak adına Curve üzerinde farklı biçimlerde kullanmak mümkün. Yöntemlerden biri, veCRV sahiplerine giden işlem ücretlerinin bir kısmını (an itibarıyla bu oran yüzde 50) almak için CRV tokenleri stake etmek (kilitlemek).

CRV tokenlerini protokole kilitleyen kullanıcılar, işlemleri karşılığında veCRV token alıyor. Kazanılan bu veCRV tokenler, CRV ödüllerini artırmaya yarıyor. Üstelik, veCRV tokenleri vasıtasıyla Curve platformunun yönetim kararlarına dahil olmak mümkün. Kullanıcı, cToken veya aToken birikimlerini Curve protokolüne aktardığında, standart olarak elde ettiği gelire ek olarak farklı varlıklara erişebiliyor ve temelde elde ettiği pasif geliri, türev varlıkların geliri ile birleştirme olanağına kavuşuyor.

Varlıkları bu protokollere koymak, pasif gelir stratejisinin garanti olduğu yöntemlere kıyasla piyasaya daha fazla aktif katılım gerektiriyor. Curve üzerindeki mevcut pozisyonları düzenli olarak takip etmek lazım. Ayrıca bu strateji, piyasada geçmişi olan ve genellikle daha deneyimli DeFi kullanıcıları tarafından uygulanıyor. Borç verme yoluyla sadece pasif gelir elde etmek isteyen biriyseniz, bu çok katmanlı stratejileri uygulamak zorunda değilsiniz.

Kredi Protokollerini Kullanmanın Riskli Yanları

Borç verme protokolleri, DeFi ekosisteminin bel kemiğini oluşturuyor. AMM sistemleriyle birlikte, tüm ekosistemi destekleyecek gerekli likiditeyi sağlama görevini üstleniyorlar. Borç verenlerin, ilgili platformlara aktardıkları varlıkları karşılığında aldıkları türev tokenler, farklı protokollerde kullanılıyor.

Birleştirilebilme Riski

Çalışma şekli nedeniyle doğabilecek birleştirilebilirlik risklerini hayal etmek zor değil. Eğer, ana katman protokolleri herhangi bir nedenle çökerse ve varlıkların bir kısmı etkilenirse, o zaman bu varlıkların kullanıldığı tüm platformlar da etkilenir ve bu durum tüm ekosistem için oldukça riskli hal alır.

Ancak birleştirilebilirlik, DeFi ekosisteminde göze alınan bir risk. Bazı protokoller bu riske karşı korunma yolları geliştirmiş olsa da, tüm ekosistemin çökmesine neden olacak büyüklükte bir vaka yaşanmadı.

APY Riski

Buna ek olarak APY riski de söz konusu. Peki, APY riski ne? Herhangi bir ödünç verme ve alma platformundaki kullanım oranının, ödünç alınan sermaye miktarı üzerinden hesaplandığını biliyoruz. Ödünç alınan bu sermaye miktarı, piyasa koşullarına bağlı biçimde değişebilir. Piyasada fiyatlar aniden düşüşe geçerse ve ayı piyasasına girilirse, ödünç alınan sermaye miktarının hacmen azalması olası. Haliyle borçlanmaların sürmesi için teşvik amaçlı faiz oranları düşürülecek. Bu da borç verenlerin sundukları varlıklar karşılığında bekledikleri APY değerlerini etkileyecek.

Diğer taraftan, piyasanın aniden yükselmeye başladığı senaryosunu ele alalım. Bu durum gerçekleştiğinde daha fazla kullanıcı piyasaya girecek ve fırsat kovalayanlar kaldıraç kullanabilmek için token ödünç almaya başlayacak. Varlıklar ödünç alındıkça kullanım oranı da artacak ve sonunda kapasite yüzde 100'e ulaşma riskiyle karşı karşıya kalacak. Yüzde 100 kullanım, banka yığılması adı verilen faciaya yol açabilir. Şöyle düşünün: eğer borç verme havuzundaki mevcut sermayenin tamamı ödünç alınırsa, borç verenler sermayelerini hiçbir zaman geri çekemez. Bu durumdan kaçınmak adına, borç alanların havuzlardan borç almaya devam etmesinler diye faiz oranları artırılıyor. Faiz oranındaki bu dengeyi akıllı sözleşme sağlıyor ve süreç dinamik biçimde işliyor.

Buradaki APY riski, esas olarak değişen piyasa koşullarından kaynaklanan riski temsil ediyor. Ancak faiz oranı, fiyat oynaklığı bulunan piyasaya tepki vererek dalgalanmaya başladığında işler kötüye gitmeye başlayabilir.

Tasfiye Riski

Üçüncü ve muhtemelen en endişe verici risk kalemi ise tasfiye. Likidasyon olarak da adlandırılabilen tasfiye, yatırılan teminatın değeri, arz edildiği zamandaki değerinin altına indiğinde yaşanıyor. Konunun daha iyi biçimde anlaşılması için bir örnek verelim. Kredi almak için teminat olarak 50 ETH yatırıldığını varsayalım. Birkaç gün sonra piyasanın düşüş sürecine girdiğini ve ETH değerinin de yüzde 3 kaybettiğini düşünelim. Bu durumda teminat tutarı 48,5 ETH seviyesine düşecek demektir. Teminatın azaldığına göre, ödünç alınan kredi miktarı doğru olacak mı? Genellikle hayır.

Borç verme ve alma protokolleri üzerinden kredi alındığında, genellikle aşırı teminatlandırma kuralı uygulanır. Yani almak istenilen krediden daha fazla teminat yatırmak gerekir. Bu sistem, tasfiye örneklerinin sıklıkla yaşanmaması için uygulanıyor. Öte yandan, kripto para piyasasında yüksek fiyat oynaklığı görüldüğünden aşırı teminat uygulanmasına rağmen nadir de olsa tasfiye yaşanabiliyor. Bunun nasıl gerçekleşebileceğini bir örnekle inceleyelim.

Yukarıda verdiğimiz örnek üzerinden devam etmek gerekirse, diyelim ki piyasada çok keskin düşüş yaşanarak ETH yüzde 48 değer kaybetti ve teminat da başlangıçtaki değerinin yüzde 50'den aşağısına indi. Borçlanan kişinin ne aldığı krediyi geri ödeyebildiğini, ne de daha fazla ETH yatırımı yapabildiğini, haliyle başlangıç teminatını geri alamadığını varsayalım. Böyle durumda, kullanıcının kredi almak için yatırdığı teminat varlığı, piyasadaki fiyatın altındaki seviyeden satın alınarak tasfiye gerçekleşecektir. Dahası, bu senaryoda borç verenler de sermayelerini kurtarmak için çıkış yapmak isteyecektir. Tüm bu yaşananların ardından borç verme ve alma işlemleri 0 seviyesine kadar düşebilir. Bir başka deyişle borçlananların da borç verenlerin de piyasaya katılmak istemeyeceği bir senaryo ortaya çıkacaktır.

Son Düşünceler

Kredi havuzları, DeFi ekosisteminde pasif gelir elde etmenin en iyi yollarından biri olarak biliniyor. Birikimleri Compound veya Aave gibi saygın bir havuza yatırmak, piyasada yaşanan fiyat dalgalanmaları dışında istikrarlı getiri elde etme olanağı sunar. Aynı zamanda getirileri birleştirmek için farklı protokoller üzerinden türev tokenler kullanmak da mümkün.

Bu makalede, yalnızca bilgi amacıyla, üçüncü taraf web siteleri veya harici içeriklere bağlantılar yer almaktadır ("Üçüncü Taraf Siteleri"). CoinMarketCap Üçüncü Taraf Siteleri, CoinMarketCap'ın kontrolü altında değildir. CoinMarketCap, Üçüncü Taraf Sitelerinde yer alan herhangi bir bağlantı veya Üçüncü Taraf Sitesindeki herhangi bir değişiklik veya güncelleme de dahil olmak üzere herhangi bir içerikten sorumlu değildir. CoinMarketCap sadece size kolaylık sağlamak için bu bağlantıları sunmaktadır. Site üzerinde herhangi bir bağlantının yer alması, sitenin CoinMarketCap veya operatörleri ile herhangi bir ilişki içinde olduğu, onaylandığı, kabul edildiği veya önerildiği anlamına gelmez. Bu makale kullanıcılar için tasarlanmıştır ve yalnızca bilgilendirme amacıyla kullanılmalıdır. Açıklanan ürün veya hizmetlerle ilgili herhangi bir maddi karar vermeden önce kendi araştırma ve analizinizi yapmanız gerekmektedir. Bu makale yatırım tavsiyesi olarak tasarlanmamıştır ve o şekilde yorumlanmamalıdır. Bu makalede yer alan görüş ve yorumlar yazarın [şirketin] kendi görüşleridir. CoinMarketCap'in görüşlerini yansıtmamaktadır.
18 people liked this article